Diş buğdayı bilir misiniz? Benim en sevdiğimiz adetlerimizden biridir; bebeklerin dişi çıktığı zaman ailece toplanıp bir nevi çay saati yaparız ve buğday pişirip, mevsim meyveleri ve kuruyemişlerle karıştırırız.
Dün akşam master chef de kuskuslu bir yemek yaptılar ve içinde kuruyemiş vardı, ekrandan görüntüsü buğday salatasını andırdığı için annemle beraber canımız çekti ve bugün yapıp yedik. :))
Zaten buğdaya en yakışan meyveler yaz ve sonbaharın başında olan meyveler bence. Daha önce ölçülü olarak burada tarifini vermişim. Burada ise gördüğünüz üzere şeftali, üzüm, armuz, muz, ceviz kullandık. Üzerine de tarçın.
Yazının içindeki linklere tıklayarak daha önce yeğenlerim için yaptığımız diş buğdayı toplaşmalarına bakabilirsiniz.
Bilgisayarı açmak zor geldiği için yeni tarifler denesem bile buraya yazmaya üşeniyorum. Bugün fotoğrafları telefonla değil makine ile çekince fırsat bu fırsat dedim. :)
Blogda buna benzer pek çok tarif var ama buraların tozu bir gitsin diye yazayım dedim. Sabah kahvaltı için yapmıştık, yumuş yumuş pek güzel oldu.
Geçtiğimiz gün askerden dönen kuzenim için mutfak tam mesai çalıştı. :) Hep tatlı kurabiye yapıyorum, bu sefer tuzlu kurabiye yapayım dedim ve blogda fotoğrafını beğenmediğim tariflere göz attım. İlk kez 2007’de yayınladığım bu tarifte karar kıldım. Normalde yazıyı güncellerdim ama tarifi tamamen silip, yeniden yazmaya karar verdim.
Hamuru yoğururken de bir değişiklik yapıp içine limon kabuğu rendeledim, bence çok güzel oldu.
Aradan aylar geçmeden aynı ay içinde yeni tarif eklemenin şaşkınlığı içindeyim. :) Gerçi art arda tatlı tarifleri oluyor ama yapacak bir şey yok. Bu arada aşağıdaki keki mutlaka ama mutlaka yapın, bu akşam incirli, blueberyylisini yaptım o da pek lezzetli oldu. Ama favorim böğürtlen ve şeftali.
Pazar günü Çavuşbaşı’nda böğürtlen toplamıştım soğuk çay veya kek yaparım diye. Bugün evde otururken hadi ne duruyorsun kalk bir şeyler yap dedim kendi kendime. :) Kek yaptım ve gerçekten çok lezzetli oldu.
Yeni bir yılın neredeyse ilk yarısı bitmiş, blog toz altında kalmış ama ben anca tarif eklemeye geldim! :) Eh herkes buna alıştı nasılsa; işin kötüsü sadece blogu değil artık instagramı da ihmal eder oldum.
Geçen akşam uzun zaman sonra bir akşam çayı sofrası hazırlamıştım arkadaşlarımız için. Pişmeyen değil de şöyle benim usul bir tramisu yapayım, bahaneyle buradaki tarifi güncellerim dedim.
Yılın son ayını da yarıladığımız bu haftamız güzelliklerle, huzurla geçsin inşallah. Haftaya tatlı ile başlayalım dedim. :)
Bal kabağını çok seviyorum, bu kez mozaik pasta olarak yaptım ve çok beğendim, hatta canım dostum Kübra’ya da ikram ettim, o da beğendi. Aslında niyetim Özge’de mozaik pasta tarifini görünce onu yapmaktı fakat oradan yola çıkarak malzemeyi bir nevi azalttım, mesela o hem süt hem yağ koymuştu ben krema kullanmak istedim. Bir de tavsiye ederim Bim’in kasa yanında olan bademli beyaz çikolatasını,pek yakıştı. Ceviz yerine o çikolatayı kullandım. Bir ara üzerine de eritsem mi diye düşündüm ama vazgeçtim. :)
Kazyağı otunu geniş aile olarak çok severiz. Kazayağı denince ilk aklımıza gelen pidesi olsa da salatası ve köftesi de güzel oluyor. Kazayağı köftesini ilk olarak Şileli komşumuz Nuray teyzede yemiş ve beğenmiştim. Annem Çavuşbaşı’dan ot toplayınca evde de yaptık. Bundan sonra ot topladığımızda sadece pide değil köfte de yaparız artık. :)
Kasım ayını tarifsiz kapatacağım herhalde diye düşünürken, bir tanecik de olsa bir tarifim oldu paylaşacak. :)
Bal kabağını hep tatlı olarak tüketmeye alışmışız ama eskiden pek çok tuzlu tarifte kullanırmış büyüklerimiz. Her ne kadar yabancı yemek programlarında görmeye alışkın olsak da zeytinyağlı kabak yemeği ve kabaklı pilav önceden çok yapılırmış. Pilavını henüz denemedim ama aklımın bir köşesinde var.
Bugün küçük büyük herkesin bayılarak yiyeceği pratik bir tarifle geldim. Geçen gün instagramda dolaşırken haşlanmış patatesli bir tarife denk geldik ablamla, evde de hazır haşlanmış patates varken ben tamamen gördüğüm tariften bağımsız ve oldukça lezzetli bu tarifi yaptım. Bir nevi patates kroket ama ondan daha pratik.
Havalar biraz bozunca insan kendini biraz daha mutfağa yöneltiyor sanki; gelsin kekler, gitsin hamur işleri.. :) Hele hafta sonu gelince daha bir farklı oluyor. Tarifi bilmeyen yoktur ama ben de özellikle kahvaltı sofraları için hamur kızartmasını bu sefer peynirli yaptım.
Havalar biraz serinlemeye başlayınca kek havaları gelmiş demektir. Ben de bugün annem gittiği yere götürsün diye topkek yaptım. İçine ne koysam diye dolabı açtığımda kuru meyve şekerlemesi gözüme çarptı. Çocukken pek severdim hazır topkekleri, tabi evde yaptığımız katkısız kekler onlara benzemiyor ama daha sağlıklı olduğu şüphesiz. :)
Siz de gittiğiniz yere götürmek için, çocukların beslenme çantası için, akşam çayının yanına yapın, yiyin. :)
Son Yorumlar